Geç Osmanlı öğüt kitaplarında kısırlık
Bu makalede geç Osmanlı tıp ve öğüt kitaplarının kısırlık ya da istendiği halde çocuk sahibi olamama sorununa yaklaşımı incelenmektedir. Kısırlık ve tedavisi üzerine yapılan tartışmalar on dokuzuncu yüzyıl boyunca yürütülen nüfus artışını sağlamaya yönelik politikaların bir uzantısı olarak düşünülmelidir. Bu dönemde Osmanlı matbuat kültürünün önemli bir türü olan öğüt kitaplarında üretilen söylemler ve fikirler aracılığıyla özelde kısırlık genel olarak da nüfus politikalarının toplumsallaşmasını ve daha geniş kitlelerin gözünde görünürlük hale gelmesini sağlamıştır. Bu çalışmada, Osmanlı tıp doktorları ve aydınlarının doğum ve doğurmayı neredeyse insanî ve millî bir vazife gibi tanımladığı ve kısırlık ve tedavisini de böylesi bir çerçeveye oturttuğu gösterilmeye çalışılacaktır. Bu doğrultuda bu çalışmada kısırlığın sadece bedensel ya da tıbbî bir sorun olmayıp aynı zamanda toplumsal ve politik bir mesele olarak kavranabileceği ileri sürülmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi nüfus ve doğum politikaları aslında daha makro düzeydeki politik görüşlerin dile getirildiği, kendilerini ifşa ettiği bir alandır. Osmanlı tıp doktorları ve aydınları, nüfus artışını önlerine bir politik hedef olarak koyarken nüfusu geniş anlamıyla ele almış ve nüfusu salt sayılardan ibaret değil, toplum ve gelecek tahayyülleriyle ilişkili bir mesele olarak kavramışlardır. Bu çalışma, popüler tıp kitaplarında ve öğüt kitaplarını incelemek suretiyle geç Osmanlı matbuat kültüründe kısırlığın, tıbbî, ahlakî ve sosyal boyutlarını incelemektedir
|